Devin Şarkısı- Raife Polat
Günışığı Kitaplığı, Ekim 2014
Kitabı uzattım, “İlk defa bir
yetişkin için kitap imzalayacağım.” dedi, sevinçle.
“Büyümeyen çocuklar için” dedim.
“Güzel müzikler ve kitaplar yaşamın boyunca
sana eşlik etsin.” yazmış. Aldım, kalbimin üstüne bu temenniyi bir dua gibi
bastım.
Çok iyi bir okur, iyi bir müzik
dinleyicisi Raife Polat. Radyo programları yapıyor. Yıllardır müzik ve edebiyat
yazıları yazıyor, kolayca kaleme alınıvermiş izlenimi veren yazılarında söyleşir
gibi bir üslubu var. İlk romanı “Devin Şarkısı”. İmzada gördüğüm, çiçeği
burnunda kitap yazarı bu yüzden heyecanlıydı. Günışığı Kitaplığının Tüyap
etkinliğinde minik okurlarıyla kısa bir söyleşi yaptı. “Çocuklar için bir müzik
kitabı yazarsam bir müzisyen de çıkıp çocuklar için müzik yapar, diye düşündüm.”
diyor. Laf arasında şarkı sözleri yazdığından söz ediyor. Devin şarkıları için
bir albüm hazırlığı yapıldığını düşünüyorum, hemen. Meraklı okurların sorularının
birçoğu yazma deneyimi üzerine. “Yazmak zor mu?”, “Yazarken neler
hissediyorsunuz?”, “Yazarken acıkıyor musunuz, uykunuz geliyor mu?”, “Kitabın
ismini nasıl koydunuz?”, “Neden yetişkin kitabı yazmak istemiyorsunuz?” gibi
türlü sorular yöneltiyor çocuklar. Tümünü sevecenlikle cevaplıyor. Anlaşılan o
ki bir yazar olarak Raife Polat iyi bir gözlemci ve çocuk dünyasının bakışını
içinde bir yerlerde duyup yakalamış.
Çocukluğumdan beri, filmlerdeki
gibi yaşama bir müziğin eşlik ettiği hayalini kuran, müzik tutkunu biri olarak
benim de bir devin şarkısına kayıtsız kalmam imkânsızdı. Sadi Güran’ın harika
illüstrasyonlarıyla kitap ilk anda içimi ısıtıverdi. “Sanırım ben de kitabın
içinden taşan müziğe tutuldum.” demeliydim Raife Hanım’a. “Enzo gibi rüyamda
görmedim ama ben de uyanıkken düşler görebilen bir yetişkinim. İgıl’ın şarkısı
çalındı kulağıma. Bu yüzden kitabın peşine düştüm.”
Küçük kahraman Enzo rüyasında
ormanın derinliklerinden gelen bir şarkıyı işitip büyülenir. Uyandığında bu
şarkıyı gitarıyla çalar, dinleyen herkes mest olur. Ancak Enzo ne yaparsa
yapsın rüyasındaki gizemli tesiri yakalayamaz, şarkıda bir eksiklik vardır, sonunda
keşfeder: şarkıyı söyleyenin sesiyle yarattığı etki…
İgıl ve Bigıl ormanın içlerinde
yaşayan, birbirini çok seven dev bir çifttir. Enzo ve arkadaşları Neli ile
Kaya’nın orman yakınındaki ağaç eve geliş gidişlerini uzaktan izlemektedirler. Enzo
cephesinde şarkı ile ilgili araştırmalar sürerken şarkının sahibi İgıl da
Enzo’nun kendi şarkısını çaldığını fark edip büyük bir heyecana kapılır. Orman
İgıl’ın sesini Enzo’ya taşımış, Enzo’yla İgıl arasında kalpten bir yakınlık
kuruluvermiştir.
Dev çiftin yakın dostu ve
insanlarla tek bağlantısı olan Emil, çocuklarla İgıl ve Bigıl’ın tanışmalarını
sağlar. İgıl’ın şarkıları yıllardır orman sakinleri, karısı Bigıl ve dostları Emil
tarafından dinlenmektedir ancak ilk kez ciddi olarak seyirci karşısına çıkar.
Aldığı tepkilerden çok memnun olur İgıl.
Şarkıları büyük bir keyifle
dinleyen Enzo ve arkadaşları İgıl’ın şarkılarını internette paylaşarak daha çok
dinleyiciye ulaştırmak isterler. Bu fikir İgıl’ın da çok hoşuna gider. Bigıl
ise heyecanlı olmaktan öte endişelidir. Şarkıların internette paylaşılmasıyla
ok yaydan çıkar, İgıl şarkılarının kısa sürede büyük bir hayran kitlesi oluşur.
Sevimli dev çift meraklı müzik yapımcılarının elinden kurtulamaz. Şöhretin
basamakları hızla tırmanmaya başlanır. İgıl artık bir “star”dır.
Okuru sürükleyen, kitabı bir
solukta okunur kılan şey anlatımın gücü. Ağzından bal damlayan bir anlatıcının
dizinin dibine oturmuş gibi merakla çeviriyor insan sayfaları.
Fantastik merak unsurlarıyla,
devler, rüyalar gibi masalsı ögelerle başlasa da öykü, aslında buralı, bu
zamanlıdır. Olaylar ilerledikçe günümüz dünyasına, bugünün insanının
meselelerine taşınır. İnternet paylaşımları, iletişim yolları, müzik kanalları,
tıklama rekorları hepimizin aşinası olduğumuz, gündemimizdeki uğraşılar. Dolayısıyla
romanın fantastik kahramanları İgıl ve Bigıl da dev olsalar bile tamamen insana
ait hatta çocuksu özelliklere sahipler. Tek olağanüstü yanları çok iri olmaları.
Roman dev kahramanları İgıl ve
Bigıl yanında onlar kadar iyi işlenmiş çocuk kahramanlar, Enzo, Kaya, Neli,
gezgin Emil, müzisyen Bing, müzik yapımcısı Pan’ın varlığı ile zenginleşmiştir.
Güzellikler kitabıdır Devin
Şarkısı, sanat ve orman yaşamının, dostluğun öyküsüdür her şeyden önce. Çok
büyük bir gerilim ve düğüm içermiyor kurgu. Çözümlenmesi gereken bir sorundan
öte geliştirilen bir farkındalık var. Kötülükler şarkıların olduğu bir diyara
giremez, der gibi kötüler yoktur bu romanda. Zaman zaman izleri görülüp sesleri
işitilse de iyilere yaklaşamaz, zarar veremezler.
Şöhreti deneyimler İgıl, doğal ve
sade olandan sahte ve gösterişli olana doğru bir yürüyüş yapar. Romanda
sanatsal üretimin ve yaratıcılığın kaynağına da işaret edilir. Dinleyici
karşısına çıkmak, İgıl’ın yaratıcılığını desteklemiştir, “marifetin iltifata
tabii oluşu” gerçeği gözler önüne serilir. Müzik bir tutkudur. Yaratıcılığın tutkulu yanı,
insanı yaşamın kıyısına çeker, bir nevi yalnızlaştırır. Müziğin insanın ruhuna
şifa olan tarafından da söz edilir, İgıl yalnızlığını ve özlemini bastırmak
için müziğe tutunur.
Koskoca masum bir çocuktur İgıl. Romanın
sonuna doğru yaşanan bir olay, onu rüyasından uyandırır. Paparazilerin zehirli
soruları onun dünyasında yeri olmayan sevgisizlik, inançsızlık, kötülük gibi
anlayışları ve kirliliği işaret eder. İgıl’ın düşüncesi ise çok masumanedir.
“İnsanlar onun şarkılarını sevdiği için onu dinlemektedir, değil mi?” Onun
göremediği bir amaç burada sessizce hissettirilir, müzik yapımcısı Pan’ın
sessizliği bunu işaret eder. Bu sırada müzik ve reklam sektörünün handikapları,
küçük oyunları sezdirilir.
Yeni yaşantısının sahteliği
karşısında birden büyüyüp olgunlaşır o koca çocuk. Üstelik şöhretin özel yaşamı
adına bir bedeli vardır, bu bedeli hayat arkadaşı Bigıl’la birlikte öderler. Özgürlükleri
ellerinden alınmış, mahremiyetleri talan edilmiştir.
Mesaj verme kaygısına hiç
düşmeden kurgunun doğallığına sinmiş derin bir anlamı işaret ediyor romanında
Polat. Günümüz dünyasının kısa yoldan para kazanmak, ünlü olmak konusunda çocuk
düşlerini kışkırtan anlayışının yanında doğallığa bir çağrı, İgıl’ın macerası. Romanın
en öz mesajı İgıl’ı özleyen Bigıl’ın hüzünlü iç sesiyle verilir. Şehir
yaşamının boğucu kalabalığı ve çoğulluğu karşısında insanın ihtiyacı olan doğa,
doğallık, dostluk ve içtenlikli sevgidir.
Kim bilir, İgıl’ın orman
içlerinden gelen gizemli şarkısını işiten yalnızca Enzo değildir. Belki sizin
de kulağınıza çalınır melodi. Sözleri anlayamazsınız ve sırrı çözmek için bir
kitabın peşine düşersiniz.