İlk kitabı Tekme Tokatlı Şehir Rehberi’yle 2019 Notre Dame de Sion Mansiyon
Ödülü’nü kazandığı günlerde ikinci kitabı Bilinmeyen Sular’ı eline alan Mevsim
Yenice’yi 2015 yılında altKitap öykü ödülüyle tanımıştık. 2019’un bahar
aylarında Can yayınlarından çıkan Bilinmeyen
Sular’ın kısa sürede 4.
baskıya ulaşmış olması Yenice’nin öyküde güçlü bir damar yakaladığını,
öykücülüğünün okur tarafından sevilip benimsendiğini gösteriyor.
Kitaba adını veren Bilinmeyen
Sular, Pink Floyd’un şarkılarından epigraflarla açılan on öyküden ilkinin adı
(Kitapta bahsi geçen Pink Floyd şarkılarını bir Spotify listesi olarak bulabileceğinizi hatırlatalım, bağlantı aşağıda). Yenice’nin öyküsü dip akıntılarıyla
zenginleşen derin bir nehir gibi, içerisinde de yoğun bir mayi akıyor. Öyküler
bir zekâ ve emek ürünü olduklarını saklamasalar da akıp kendi sonlarını bulduklarını
düşündürtecek kadar doğallar. Üstelik kitap boyunca okurla birinci tekil şahıs
ağzından konuşan öykü anlatıcılarının dili ve sesi pek tanıdık. Hiç kimseye,
hiçbir yere ait olamayan, bu aidiyetsizliğin sancısını çeken, zaman zaman
anlamsızlığın uçurumuna düşen, beklentilerinin cevaplanmaması yüzünden
istemekten vazgeçmiş, biraz küskün, yeniçağ insanın sesi bu. Öykülerde kadın
karakterlerden çok erkek karakterlere yer verilse de hayatın içinden hatta
kendi içimizden bir yerden, kendi kendine söylenir gibi adeta isimsiz, suretsiz
ve cinsiyetsiz konuşuyor o ses. Bu nedenle öykü diyalogları da günlük
konuşmadan ziyade monoloğa benziyor. Karakterlerinin iç dünyasına yakından
bakmak isteyen yazar, sanki kamerasını kahramanlarının tam kalbine doğrultmuş.
İnsanın kendinden bile gizleyeceği yanlarını korkmadan açık ediyor. Çarpılmak
endişesi taşımadan gerçekliğe, çıplak elle dokunabiliyor.
Öykülerde açık ilişkiler kurmayı
hatta çatışmayı bile beceremeyen insanlar, sevgili-eş, ebeveyn-çocuk, dost,
arkadaş rolleriyle, ikili ilişkilerde ortaya çıkan en özel yanlarıyla ele alınıyor.
Şehir insanının öyküleri bunlar. Ama kalabalık değil, tenhalar. Pek çoğu iki
hatta tek kişilik. Mekânsal ayrıntılar bir görünüp kayboluyor. Bazılarının isimlerine
ve içlerindeki metaforlara bakılırsa güçlerini doğadan alan bir yanları var.
Rüya ipliğiyle dokunmuş “Bilinmeyen Sular”ın gülibrişimi, “Pes”in bukalemunu, Suzi’nin
kozalağı, “Göründüğünden Daha Uzak”ın Alkor ve Mizar’ı öykü atmosferine masalsı
dokunuşlar ve anlamlı derinlikler katan metaforlar.
Yazarın iyi bir gözlemci olduğunu,
analiz yeteneğini, düş gücünü öykülerin sıkı dokusundan, hikmetli
diyebileceğimiz sonlarından anlıyoruz. Yamaç, Pes, Bataklık Balığı ve
Göründüğünden Uzak öyküleri neredeyse ruhsal bir kamaşma yaşattı bana. Farklı
zamanlarda birkaç kez okudum. Kurgudaki ustalığa dilin lezzeti de eklenince
keskin bir acı değil ama tatlı bir hüzün bırakıyor damakta.
Bilinmeyen Sular’la ilgili ne
söylense eksik kalacak. İyisi mi siz, kaldırın kitabın mavi kapağını…
Tuba Dere - Hece Öykü dergisi s.96'da yayımlanmıştır.
Bilinmeyen Sular/ Mevsim Yenice/ Can Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder